Blogu yazmaya ilk başladığım zamanlardan beri bir türlü düzene sokamadığım, ancak yazmaktan da en çok keyif aldığım bir başka Photo Diary yazısına daha hoş geldiniz efendim :) Tamam itiraf ediyorum, bir ara Photo Diary başlığı altındaki yazıları bir hayli düzene sokmuş ve her ayın bitiminde düzenli olarak yazıyordum ama düzen ortalamasını alacak olursak, bu ortalamaya bir de son dönemlerdeki durumu katarsak... işin içinden çıkmak çok mümkün olmayabilir sanıyorum ki :D.
Mesela en son Eylül ayına ait fotoğrafların yazılarını yazmışım. ( çığlık tablosu kılıklı emoji arkadaş benraif blog alanından bekleniyorsunuz! ) Neredeyse Mayıs'ın sonuna geldiğimizi de göz önüne alırsak, bu duruma dur demenin zamanının gelmiş hatta geçiyor olduğu konusunda hem fikir olabiliriz :). Ben de bu bağlamda, fotoğrafları aylaaaardııır yazılmayı bekleyen arkadaşlarımızı daha fazla bekletmeden, günümüzü tutturana kadar, Photo Diary yazılarına bir alt başlık açarak #mişligeçmişzaman etiketiyle bir bir yazmayı kendime görev edindim efendim :). Şimdi hepiniz hazırsanız ilkiyle başlayalım sayın seyirciler!
Ekim ayında Türkiye'de en çok görmek istediğim yerler listesinde başlarda bulunan Kapadokya'yı gezebilme şansına erişmişim, Kapadokya'nın dağı taşı, kaldığımız yer dahil pek çok şey ile aşk yaşamış olsam da en büyük aşkı kaldığımız yerin kedisi Kadife ile yaşamışım, uzun zamandır "Mutlaka izlemelisin!" , "Sen şu filmi izlemiş miydin?" , "Düşüncelerin filmle inanılmaz uyuşuyor" diyerek dayatılan #3idiots filmini sonunda izlemeyi başarabilmişim :), arkadaşım T. ile birlikte kahve içmek için gittiğimiz cafe'de biz oturunca tüm müşteriler kalkıp gidince çok bozulmuşum, #evdetekbaşıma olduğum bir sabah kendime sosis pişirmek isteyip, çıkan sonucun atom molekülüne benzemesiyle dehşete düşmüşüm, #exüniversite'mi ziyaret etmek zorunda kalıp yeni yaptırılan zebra perdelere bakıp bakıp neden bu güzelim çizgili oluşuma zebra dedikleri konusunda deriiiin düşüncelre dalmışım ve son olarak pasta için krema değil parmak için krema akımının destekçişi olmuşum...
Okul hayatının bitmesiyle birlikte hayatımdaki duraksama dönemi Kasım ayı ile başlamış ve Aralık ayında da devam etmiş, bu süreçte yapacak çok bir şey olmamasının verdiği sıkıntı oburluğumla da birleşince en çok yaptığım şey #tıkınmak olmuş ( üçmaymunungörmedimi :D ) , minik bir hastane ziyareti gerçekleştirmişiz ancak ben o süreci ziyaretten istifade önüme geleni karelemek suretiyle daha da verimli hale getirmişim, blogta tırnakları ile meşhur arkadaşım S.T. ile birlikte Rossmann'da bulduğumuz #lotus adındaki bisküvilere takılıp kalmışız, her sene yılbaşı öncesi döneminde açılan hediyelik eşya fuarına gitme geleneğimi sürdürüp Cocacola temalı #duvarbirşeysi 'ni almadan duramamışım, #içimdekiardatürkmen 'in temelini atmaya başlayarak kurabiye kalıbıyla birazcık vakit geçirmişim, komşudan gelen tabaklardan sonra bir de komşudan gelen tepsilere göz dikmişim, Ablacanım'ın evindeki kuş biblolarını görüp televizyonun üzerimizde bıraktığı kuşlar ile ilgili gereksiz etkiye üzülmüşüm ( #kuşbuseferuçmadıbeybi :D ), yine yeni yeniden mahallenin kedileriyle vakit geçirip mutlu olmuşum, yolda yürürken sürekli görüp panjurlarını beğendiğim evi bu sefer es geçmeyerek fotoğrafını çekmişim, kışın beyaz ayakkabının giyilebilirliği hakkında #instagram üzerinden basın açıklaması yapmışım...
Ve son olarak da en azından Photo Diary yazılarında sonunda 2015'e ulaşabildiğim için mutlu olmuşum efendim :D.
Şu fotoğraflar bir arada daha da muhteşem görünüyorlar ^o^ Ne güzel bir yazı dizisiymiş, hep devam eder umarım ^-^
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiiiiim ^.^ Hatta bir daha teşekkür ederim :D Bu güzel yorumu aldıktan sonra bence devam etmemesi imkansız :)
Silseviyorum senin photo diarylerini, özlemişim..
YanıtlaSilYaşasıııın \o/ Çok teşekkür ederim :)
SilAy çok seviyorum bunları okumayı, hatta dönüp tekrar-tekrar okuduğumu bile itiraf etmeliyim :)
YanıtlaSilÖyle güzel peş-peşe yazıyorsun ki, hani biraz daha zorlasan şiir olacak yani o cümlelerin, o kadar :)
Birde zamanında yazsan, daha çok yazsan..
Ve son olarak;
Kapadokya dedin de aklıma geldi, sahi senin Kapadokya dönüşü hemen bloğuna yazacağın konu nerede, bloğuna ekleyeceğin fotoğraflar nerede? Yazmamışsın diyeceğim ama aa olur mu hiç, döner dönmez yapacağın ilk iş oydu, ben bulamıyorumdur kesin, değil mi? :)
Oley oley oley :) Bu kadar sevildiğini bilsem ben hiç aksatmazdım ki, sadece ben seviyorum sanıp yanılgıya düştüğümü bilmiyordum :). Bundan sonra zamanı zamanına gelecek! ( diye umuyoruz :D ). Üzerimdeki ağırlığı uzayın derinliklerine gönderdim, bloga kesin dönüş yaptım, bir sürü yazı gelecek arka arkaya inşallah :).
SilKeşke sen bulamıyor olsan! ( çok utandım şuan ama adeta üç maymunun görmedimi haline büründüm :D ) O yazıyı 10. ayın Photo Diary'sinin ardından yazmayı düşünmüştüm. O geç kalınca o da geç kaldı o yüzden. Bir sonraki yazı için kendimle dalga geçmeli bir konum vardı ama sanırım onu Kapadokya fotoğraflarıyla da yazabilirmişim az önce fotoğraf seçmeye çabalarken aydınlanma yaşadım :). Bir sonraki yazı Kapadokya'dan Raif saçmalamaları olarak blogda yerini alacak gibi gözüküyor :)
Senin tarzını seviyorum. ^^
YanıtlaSilHihihih :) Ben de böyle güzel yorumlar almayı çok seviyorum galiba :D Teşekkür ederim :)
Sil