Ayrıca geçen gün G. ile konuşurken fark ettim ki, ben kışı seviyorum diye de yıllardır kendimi kandırıyormuşum. Aslında bot giymeyi , İzmir'in surata tokat gibi çarpan rüzgarlarını, yağmurda bir yere yetişmek zorunda olmayı, kaban giymeyi, çorap giymek zorunda olmayı sevmiyorum ben. Evet, tümevarım yapıp kışı sevmiyorum sonucunu bundan çıkarabiliriz sanki. "İzmir'de kış mı olurmuş canım!" diyenleri bir kışı burada geçirmeye davet ediyorum :D
Bir de fark ettim ki yağmuru da yalnızca evdeyken seviyorum ben. Yağmurda ıslanmak pahasına da olsa odamın penceresini açıp dışarıyı izlemeyi de. Şu klasik camdan dışarıyı seyredip, kahvemizi yudumlama eyleminden bahsetmiyorum bile :)
Yağmur böyle hafif hafif yağdığında ve etrafı toprak kokusu kapladığında harikadır.:) Bir de bomboşluktan ölecek tek kişi sen değilsin, beni de yaz bir kere can çekişiyorum burada.:D
YanıtlaSilİlk cümle postun devamı niteliğinde olmuş, sevdim ( hatta kopyalayıp, yapıştırasım bile geldi :D )
SilNe olcak bu bomboşluktan ölecek olma hali :D Biri bi çözüm bulsun, toplanıp bişey yapalım, birisi kurtarsın bizi :D
Öğrencilik hayatı zor, hep düzensizlikten bunlar. Annemi dinlersek bir kursa gitmeli, insan içine çıkmalı ya da hobi edinmeliyiz. :D
SilBütün annelerin beyni aynı çalışıyor kesin :D Annem de söylenip duruyor aynı sebeplerden. Sosyal olmalıymışız, spor yapmalıymışız, sinemaya tiyatroya gitmeliymişiz, gezmeliymişiz ama en önemlisi bütün gün bilgisayar başında oturmamalıymışız. Bir de ballandırarak anlatıyo ki ben senin yaşında olsam diye :D
SilAma ona anlatamadığım bişey var ki maalesef herşey de paraya bakıyor. Param bitti diye gelip, para isteyince de " E ne çabuk bitirdin " oluyor :D E napalım bedavaya sosyal olunmuyo arkadaş. :D
Adımı geçirip duruyon telif hakkı istiyom ben !! :):)
YanıtlaSilGönül ister tam adını geçirelim ama, hayat şartları :D
Sil